Bu Yazımızda Diş Sağlığı, Ağızdan Kan Gelmesi, Ağız Kokusu, Yirmi Yaş Dişleri, Dişlekeleri Nasıl Temizlenir, Ağızda Aft Oluşması, Diş İpi Nasıl Kullanılır, Dişler Nasıl Fırçalanmalı, Diş Eti Hastalıkları, Diş Çürükleri, Diş Ağrısı Nasıl Geçer, Ağız ve Diş Sağlığı Nasıl Korunur? Detaylar Yazımızda.
İÇİNDEKİLER
Hematemez : Kusma yolu ile koyu ya da canlı kırmızı renkte taze kan ya da siyahımsı renkte sindirilmiş kan çıkarılması durumudur. Kan kusmanın en sık görülen nedenleri mide ya da onikiparmak bağırsağı ülseri ve karaciğer sirozudur. Mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinde belirli çaptaki kan damarlarının ülser sürecine bağlı olarak aşınması kanamaya neden olur. Karaciğer sirozunda ise kanamanın nedeni yemek borusu çevresindeki toplardamarların portal sistemdeki basınç artışına bağlı olarak yırtılmasıdır ( özefagus varis kanaması). Öteki kan kusma nedenleri arasında, mide kanseri, ağır akut gastritleri, bağırsak enfarktüsü, lösemi vb hastalıklarda olduğu gibi pıhtılaşma bozukluklarıdır.
Ağız kokusu bir çok hastalık sırasında ortaya çıkabilecek bir belirtidir. Ağzın özel bir kokusu yoktur. Ama soğan ve sarımsak gibi özel kokulu ya da lahana ve salatalık gibi Sindirimi güç yiyeceklere bağlı olarak değişik kokular ortaya çıkabilir. Ağız ve diş bakımının yapılmaması sonucu ağızda artık besinlerin çürümesi kötü kokuya yol açar. Alkol, eter, klorofom, arsenik bileşikleri gibi tedavi amacıyla ya da isteyerek alınan bazı maddeler de Ağız kokusu yapar. Ağız koku ayrıca bazı patalojik durumlarda ortaya çıkar.
Bunlar arasında ağız mukozası iltihabı, bademcik iltahabı, diş çürüğü, diş eti iltahabı ülserleşmiş tümörler gibi Ağız hastalıkları yemek borusu ya da mide kapısı ( pilor) darlığı ve tümörleri gibi besin birikmesine yol açan Mide ve yemek borusu hastalıkları verem apse ve kangren gibi akciğer hastalıkları, şeker hastalığıve karaciğer yetmezliği gibi metabolizma hastalıkaları sayılabilir. Bazı durumlarda ağız kokusu tipiktir ve hastalığın tanınmasını sağlar. Böbrek yetmezliğinde amonyak kokusu, denetlenemeyen şeker hastalığının ketoasidoz evresinde çürümüş meyveyi andıran aseton kokusu buna örnektir.
Yirmi yaş dişi, diğer bir isimle akıl dişi, birçok insan için korkutucu bir fenomendir. Genel popülasyonun çok büyük bir kısmı yirmi yaş dişlerinden sıkıntı yaşamakta ve dental kliniklere başvurmaktadır. Bu fenomen abartılıyor mu? Yoksa gerçekten korkulacak bir şey var mı? Bu biraz da bizim beklentilerimizle alakalı Yirmi yaş dişi, 7 yaşından 25 yaşına kadar gelişmektedir. 9 yaşında radyografilerde de görülmeye başlayan yirmi yaş dişi, 14 yaşında “kuron” denen üst bölgesinin oluşumu tamamlanır. 16 yaşına gelindiğinde, kök oluşumunun %50’si tamamlanır.
Bundan sonra çeneninde gelişimi ile beraber yirmi yaş dişi için yer oluşmaya başlar. 18 yaşında kök oluşumu tamamlanır. 24 yaşında, yirmi yaş dişlerinin %95’i bütün haraketlerini tamamlar. Bu aşamada diş ya çıkış yolunu takip edip sürmesini tamamlar, ya da farklı bir yöne doğru kendine çıkış yolu yaratmaya çalışır. Problemler, bu aşamaların herhangi birinde oluşabilir. Farklı yöne çıkan, gömülü kalan veya herhangi bir patolojiye sebep olan bu yirmi yaş dişleri, neden normal seyirlerinde süremezler? Aslında bu durumu açıklamak için zaman içinde bir çok farklı açıklama yapılmıştır. Bunlardan bir kaçına örnek vermek gerekirse; Yirmi yaş dişlerinden birden fazla kök varsa bunların farklı süreçte gelişmesi dişlerin normal seyrinde sürmemesini sebep olabilmektedir. Diğer bir sebep ise diş genişliklerinin fazla, fakat çenedeki alanın az olmasıdır. Buna bağlı olarak diş sürmesini tamamlayacağı alana ulaşamaz. Gelişim sırasında oluşan sıkıntılar da bu sebeplerin içinde sayılabilmektedir.
Peki her yirmi yaş dişi çekilmeli midir? Veya hangi yirmi yaş dişi çekilmelidir? Maalesef gömülü yirmi yaş dişi, genelde hastalarda çok ciddi problemlere sebebiyet verir. Örnek vermek gerekirse, yarı gömülü yirmi yaş dişinin çevresinde oluşan iltihapın (perikoronitis) sebep olduğu, çok ciddi ağrı tablosu
Açıklanamayan ağrı tablosu , yirmi yaş dişlerinin oluşturabildiği problemlerin başında gelmektedir. Ama bu bütün risklere rağmen biz “Bütün yirmi yaş dişleri çekilmelidir.” gibi bir tespit yapamayız. Eğer bir yirmi yaş dişi sürmüşse ve aktif olarak kullanılıyorsa veya gömülü yirmi yaş dişi herhangi bir probleme ne hasta açısından ne de diş hekimi açısından neden olmuyorsa, çekimi zorunlu değildir. Fakat gömülü olan bir yirmi yaş dişi ne yazık ki patlamaya hazır bir bomba gibidir. Yapmamız gereken altı aylık düzenli kontroller için diş hekimimize gitmemiz ve bu kontrollerde düzenli olarak yirmi yaş dişlerimizi net olarak gösteren radyografiler aldırmamızdır.
Yirmi yaş dişinin çekimine karar verilmesi durumunda, diş çekimi yapılacak alan sterilizasyon kurallarına uygun olarak hazırlanmalı, alana lokal anestezi uygulanmalı ve dişin çekimi cerrahi prensiplere göre uygun olarak yapılmalıdır. Yirmi yaş dişi çekimi sırasında hastalarımızın en büyük korkusu, herhangi bir ağrıyı hissetme düşüncesidir. Lokal anesteziler, beyin ile çekim alanı arasındaki sinir iletilerini bloke ettikleri için böyle bir olasılık, doğru uygulanmış bir lokal anestezi ile mümkün değildir. Fakat dokunma ve baskı duyusu sadece genel anestezi ile bloke olduğundan, hasta dokunma ve baskı duyusunu hisseder. Bu, ağrıyla çok karıştırılan bir duyudur. Bu sebeple hastanın ve hekimin bunun ayrımına iyi varması gerekmektedir.
Yirmi yaş dişinin cerrahi çekimi sonrası, reçete edilen ilaçlar düzenli ve zamanında kullanılmalıdır. Ağıza gelen kan kesinlikle tükürülmemelidir. 24 saat süreyle tütün ve tütün ürünleri tüketilmemelidir. Sıcak yiyecek ve içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Operasyon sonrası o bölgeye yüzün dışından soğuk kompres uygulaması, operasyon sonra şişliği en aza indirecek bir durumdur. Sonuç olarak düzenli Diş Hekimi kontrolü sizi bir çok sıkıntıdan erken teşhisle kurtaracaktır. Hastanın operasyon sonrası düzgün uygulacağı bir bakım en az doğru cerrahi teknik uygulanması kadar önemlidir.
Basit işlemlerle sorunu ortadan kaldırabilirsiniz Dişteki lekeler genellikle basit bir temizlik ile giderilebilir. Diş doktorları tarafından uygulanan diş taşı temizliği sonrasında polisaj denilen bir işlem uygulanır. Polisaj işlemi dişlerin üzerine özel bir macun uygulayarak bir lastik yardımıyla dişleri daha beyaz hale getirme işlemidir. Polisaj işlemi sonrasında dişlerdeki lekeler çıkmıyorsa ya çürük vardır ya da diş lekesi derine işlemiştir. Dişin içine işlemiş lekeleri temizlemenin yolu da diş beyazlatmadır. Dişte leke oluşumunu engelleyen birçok diş macunu bulunmaktadır. Bu diş macunları düzenli kullanıldıklarında olumlu sonuç vermektedir. Özellikle sigara içen kişilerin dişlerinde görülen sararmayı önleyici özellik taşıyan ürünler oldukça etkilidir. Ama temel prensip mutlaka öğünlerden sonra dişleri fırçalamaktır. Özellikle kahve gibi kafein içeren içecekler dişler üzerinde leke bırakır. Milliyet’te de yer alan habere göre, diş macunu seçerken florürlü ve dişi koruyucu maddeler olanları seçmek gereklidir. Dişi aşındırıcı öğeler içeren diş macunları kesinlikle kullanılmamalıdır. Diş ipi kullanmak da çok önemlidir. Dişin arasında kalan parçacıklar dişin çürümesine ve kalıcı renk değişimlerine neden olabilir. Küçük yaştan itibaren uygun diş ipi kullanmak ve diş etlerini acıtmamaya özen göstermek yararlı olacaktır.
Ağız kokusuna bire bir Evde hazırlayabilirsiniz ama lavabonuzun kenarından eksik etmeyin
Prof. İbrahim Saraçoğlu adaçayının ağız temizliğinde çok etkili olduğunu belirtti. Saraçoğlu “Her gün, ağız temizliği yapıldıktan sonra bir defa gargarasını yapmak ağızdaki bakterilere ve de ağız kokusuna karşı güçlü bir engelleyicidir. Normalde adaçayı gargarasını hazırlayıp lavabonuzdan eksik etmemeniz gerekir. Hazılanan adaçayı gargarası üç gün bozulmadan lavabonuzun rafında durabilir” dedi.
Çürük yapıcı maddeler Karbonhidrat en Önemlisidir. Çok şeker kullanan toplumlarda ve ailelerde çürükler sık ve ağırdır. Bakteri plaklarında çoğalan mikroplar şekerli maddeleri parçalayarak asit yapımına yol açarlar. Bu asitler çürüğü başlatır, varolan çürükleri derinleştirir. Bu nedenle bakteri plağının oluşumunu engellemek kadar şekerli besinlerden özellikle dişlere yapışan türlerinden kaçınmak da yararlıdır. Bakteri plağı ve yapışkan şekerli maddelerden korunmanın ana öğesi dişlerin fırçalanmaşıdır..
Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır.
Aft genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.
Aftın oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok
faktör faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir. Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür. Aft oluşumunda hangi faktörler önemlidir?
Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir. Hanımlarda premenstural gerginlik (adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.
Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, Tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler aft oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bunların yanı sıra bazı bünyeler için Alerjik olabilen kara buğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle.de aft oluşumunu hızlandırırlar.
Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.
Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan sodyum lauryl sulhate’ ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir Maddedir. Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom’s of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)
Behçet Hastalığı: Genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi, birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı aftlarla kendini gösteren bir hastalıktır. Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı aftlar görülebilmektedir.
B12 vitamini ve demir noksanlığı,sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de aft oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.
Aftlar herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 Gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. Aft sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:
Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için:
Diş İpi Kullanımı Diş ipi, diş aralarında kalan yiyecek artıklarının uzaklaştırılması açısından çok yararlı bir araçtır. Çok küçük yaşlardan başlanarak uygun diş fırçalama ve diş ipi kullanma tekniklerinin öğrenilmesi gerekmektedir. Dişler fırçalandıktan sonra diş ve diş eti çizgisi ile dişler arasında kalan yemek artıklarının temizlenmesi için diş ipi kullanılır. Bu artıklar en önemli çürük nedenlerindendir.
Diş Fırçalama Tekniği
Ağız ve Diş Sağlığı Nasıl Korunur? Diş hastalıkları ve diş sağlığının korunması açısından erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle yılda en az iki kez diş hekimine muayene olunması önerilir. Diş çürümelerinin önlenmesinde sularda yeterli flor olması, düzenli olarak dişlerin fırçalanması, diş ipi kullanılması aşırı tatlı ve şekerli yiyeceklerden olabildiğince kaçınma bunlar yendiğinde mutlaka dişlerin fırçalanması diş hekimi kontrollerine gidilmesi temel uygulamalardır. Diş eti hastalıklarının önlenmesinde de diş fırçalama ve düzenli diş hekimi kontrolleri önemlidir. Dişlerde gelişim bozuklukları varsa erken dönemde özel diş hekimliği dallarında uzmanlaşmış birimlere başvurularak gerekli tedavi sağlanmalıdır. Aşırı asitli ve şekerli yiyecekler mikroorganizmaların etkisini artırır. Dişler sert cisimlerle karıştırılmamalı, fındık, ceviz vb. kabuklu yiyecekler dişlerle kırılmamalıdır. Bunlar diş minesinin çatlamasına ve bakterilerin etkisinin artmasına neden olur. Diş minesinin koruyucu etkisi ortadan kalkar.
Dişin diş eti dışında görünen bölümü diş minesi denilen sert bir tabaka ile kaplanmıştır. Bunun altında daha yumuşak bir yapı vardır. En içte ise diş özü vardır. Burada bol miktarda damar ve sinir bulunur. Diş gövdesi diş etine ve onun altındaki kemiğe girdiği bölümde daralır. Bu bölüme dişin boyun bölümü denir. Çene kemiği içinde kalan bölümüne ise dişin kök bölümü adı verilir. Diş kökü diş yuvasında çene kemiğine özel doku uzantıları ile sıkıca bağlanmıştır. Diş eti hastalıkları, diş çürükleri ağız kokusuna neden olabilir. Ağız kokusu olduğunda nedeni araştırılmalıdır. Diş eti hastalıkları en önemli diş sağlığı sorunları arasındadır. Ağız hijyeninin bozukluğu ile yakından ilişkilidir. Başlangıç döneminden itibaren diş etleri kolay kanar. Diş eti kanamalarında diş hekimi muayenesi zorunludur. Diş etleri, diş yuvaları ve ağız tabanındaki iltihaplanmalar genel olarak diş eti hastalığı olarak bilinmektedir. Diş üzerindeki plaklar bunun en önemli nedenidir. Tedavi edilmeyen diş eti iltihapları çene kemiğinin de iltihaplanmasına ve zarar görmesine yol açabilir. Diş çürüğü, diş eti hastalıkları, sinüzit, bademcik iltihabı, solunum sistemi hastalıkları, sindirim sorunları ağız bakım yetersizliği ağız kokusuna neden olabilir. Bu hal, sosyal ilişkileri de etkiler. Bazı metabolizma hastalıkları da ağızda kendine özgü kokular yapabilir.
Diş Çürümesi Diş çürüklerinin oluşmasında üç temel etmen bulunmaktadır. Duyarlı bir diş yüzeyi, mikroorganizmalar için elverişli yiyecek artıkları, bunların parçalanmasına ve asit oluşumuna yol açacak mikroorganizmaların varlığı. Besinler içinde diş çürümesine en çok neden olanlar karbonhidratlar, yani kabaca, şekerli gıdalardır. Dişler düzenli olarak fırçalanır ve bakımlarına özen gösterilirse, mikroplar onlara zarar veremezler. Diş çürüğü, dişte oyuklar yaparak dişin yapısını bozan ve kendi kendine iyileşmeyen bir hastalıktır. Dişler iyi temizlenmeyecek olursa, üzerinde besin artıkları ve mikroplar birikir. Ağız içerisindeki bakteriler yiyecek artıklarındaki şekerli maddeleri kullanarak onu saydam, yapışkan bir madde haline getirir ve dişler üzerine yapışmasını sağlar. Bu birikintilere plak denir. Bu plaklar bakterilerin diş üzerinde tutunmalarını da kolaylaştırırlar. Besinlerin tatlandırılması için kullanılan şekerli maddelerin içinde bulunan asit, dişlere zarar verebilir, ancak bakterilerin kendileri de asit oluşturabilmektedir.
Asit diş minesinin erimesine neden olur. Böylece oluşan erime bölgelerinden giren mikroplar kolayca alttaki yumuşak dokuya ulaşabilirler. Asitler dişin koruyucu tabakası olan diş minesi üzerinde küçük delikçikler oluşturur. Bu delikler giderek genişler ve küçük oyuklar haline gelir. Diş minesinin erimesinden sonra çürük hızla ilerler, alttaki tabakada geniş ve derin bir oyuk meydana getirir. Diş çürüğü diş özüne doğru ilerledikçe dişler ağrımaya başlar. Çürük daha da ilerlerse diş özü bölgesinde ve çene kemiği içerisinde cerahat oluşmaya ve birikmeye başlar. Buna diş apsesi denir. Eğer diş hekimi tarafından daha başlangıcında tedavi edilmeyecek olursa çürük diş için daha zor, karmaşık ve pahalı tedaviler gerekebilir. Diş plağı, diş etlerinin önemli hastalık nedenlerinden biridir. Yemeklerden sonra dişlerin fırçalanması ve diş ipi kullanarak yemek artıklarının çıkarılması dişlerin çürümesini, diş eti hastalıklarının oluşumunu ve ilerlemesini önler. Dişlerin ağrımaması sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Diş ağrısının olması için diş çürüğünün çok ilerlemiş olması gerekir.
Diş çürüklerinin tedavi edilebilir dönemde belirlenmesi için ağrı oluşmasını beklemeden senede en az iki kez diş hekimine giderek dişlerin muayene ettirilmesi gerekir. Diş hekimleri gerektiğinde dişlerin filmini çekerek gözle görünmeyen diş oyuklarını da belirleyebilirler. Diş çürüklerinin erken dönemde tanınması dişlerin kaybedilmesini engelleyebilir veya en azından geciktirebilir. Bu hem sağlık açısından, hem de sosyal ve ekonomik açıdan önemli katkılar sağlar. Ağza takma diş takılmasına olan ihtiyacı azaltır. Hiçbir şey kendi doğal dişlerimizin yerini tutamaz. Kalıcı dişlerin erken dökülmesi beslenme sorunlarına neden olur. Doğal dişlerin uzun süre dayanmasında ağız ve diş bakımının önemi çok büyüktür. Diş sağlığı açısından sularla aldığımız flor da çok önemlidir. Sularında flor eksikliği olan yerleşim yerlerinde diş çürüklerinin oranı çok artar. Bu nedenle florla ilgili olarak sağlık kuruluşlarının önerilerine uyulmalıdır.
İşte dişlerin çürümesine neden olan etkenler
Diş Ağrılarını geçiren öneriler
961
Harika344
Çok İyi127
İyi0
Kötü2
Eh İşte0
Çok Kötü
Bebeklerin ağız ve diş sağlığı bakımını yaparken nelere dikkat etmeliyiz tavsiyelere açığım.
Merhaba Çocuklarda Diş Ağrısı Adlı yazımıza qöz Atabilirsin.
https://www.eniyisozler.net/yararli-bilgiler/cocuklarda-dis-agrisi/
Ama ben çok üşeniyorum ya üşenmesem zaten bu dişler bembeyaz nefesim mis gibi kokacak üşengeçliğime çözüm bulun lütfen ☹
diş hekimi olarak buradan diş doktoruna gidecek bütün hastalara sesleniyorum lütfen ama lütfen şu ağız ve diş sağlığınıza özen gösterin yahu nefesimiz kesiliyor 🙂
Benim en çok merak ettiğim ağız ve diş sağlığı mesleğini yapanların ne kadar maaş aldıkları.
Ağız bakımı için başka neler gerekli ya illa bir hekime görünmek zorunda mıyız?
Bunun İçin Bi Çok Konular var Ama Doktor En Garantisi. En azından Emin oLursun Doktor TavsiyeLeriyle.
Okuldayken böyle bir ders vardı kıymetini şimdi anlıyorum ah eski talebelik yıllarım ah.
Kardeşimi durduramıyorum günde altı yedi defa diş fırçalıyo ne yapmalıyım
Günde 2 Veya 3 Defa Fırçalamak Yeterlidir Fazlası Diş Minesine Zarar Verir. Dişin Aşınmasına Neden oLur. Bu Bir Hastalık oLmuş Kendisinde Doktorunuza Baş vurabiLirsiniz.
Anladım teşekkür ederim
Bu hayatta bir şey biliyorsam o da sigaranın vücut sağlığına zararı olduğu gibi ağız sağlığını da olumsuz etkilemesidir.
Diş ve ağız bakımı gerçekten çok önemli ya bazen bakıyorum koskoca memur sapsarı dişlerle
Kendimi diş hekimi gibi hissettiren ama aslında onlara hizmet eden biriyim.
Hayallerimdeki meslek bu inşallah kazanırım herkes amin desin.
Şu an iş ilanı gerçekten açık bir iş. Teyzem diş hekimi oradan biliyorum.